21 Kasım 2016 Pazartesi

Günaydın Gülümsemesi (Günahkar Günaydınlar)

İstanbul ve kadınlar uçuştu aklımdan çünkü oyalanmak için kendimi düşüncelere versemde mevsimsiz kadının firari gidişi beni yine ona çekti. Otobüs duraklarına kadar biraz onu takip etmiş olabilirim.Hayır ben bir erkeğim 'onu takip ettim'.



 Her şey bizim etrafımızda şekilleniyor sanki, o dalgalı saçlarını sallayarak son bakışını atıyor bana.A bi' dakika bana değilmiş.Mevsimsiz kadının bakışlarının kaydığı yöne dikkatimi veriyorum.Ne o bir çığlık mıydı? Yo yo bu baya baya bir kavga. Bir gün bir yerde okumuştum insanların herhangi bir olay karşısında sorumluluk hisleri yanlarında bulunan diğer insanlarada bağlıdır diyordu.Ah daha iyi açıklamalıyım.Mmm nasıl diyelim o zaman, mesela bir kadın yaralandığında o ortamda 5 kişi varsa kişi başına düşen sorumluluk hissi %20'dir ve bu durumda yaralıya en yakın kişi sorumluluğu üstlenir.Aynı olayda etrafta bir tek siz varsanız üzgünüm artık tek sorumlusu sizsiniz ve biraz duyarlı olup yardıma koşmak sizin göreviniz.Yaşadığım olay örgüsünde de etrafta yüzlerce insan olduğuna göre sorumluluğum %0.?? Bu fikirler uçuşurken aklımda,  gözlerimin önündeki vahşet durmadan devam ediyordu. Herkesi harekete geçiren, bakışları etkileyen o mühim duygu, merak sarıverdi bütün pusuyla havayı.Peki bu asabi İstanbul halkı bu sefer neyi paylaşamamıştı? Anadolu'nun nacizane havasından bir kolunda yaşlı anasını bir kolunda yolluğunu tutup gelmiş bir kadın.İşte tam bu kadının yanında benim mevsimsiz kadınım, %0.?? ihtimali takmamış kafasına, koşmuş alışılmadık bir kabadayılığın bağrına düşmüş teyzemin derdini anlamaya çalışıyor. Olay basit. Yılların soldurduğu ve her senede çehresine bir çizgi daha eklenmiş olan yaşlı teyzenin yavaş hareket etmesini fırsat bilen genç kadın kendisine Anadolu kadını tarafından sorulan soruya yanıt verir gibi yapıp boş koltuğa ilişivermiş.Bunu duyan biricik halkımız hep bir ağızdan başlar: Neden etmiş? Ne düşünmüşte bu davranışta bulunmuş? Kalkıp hakkı olmayan yeri yaşlı teyzeme verseymiş olmazmıymış? Yargılamak bizim işimiz ama yaptığı kötü bir davranıştı, belki nedeni vardır bi öğrenim ona göre yer verim demeye gelince üzgünüm zırnık koklatmazlar. Tek söz söylemeye hakkım var mıydı? Bilmiyorum. Bu kadar haksızlık içinde saf kalmak ne de olsa çok zor. Devlettendir ondandır bundandır değil arkadaş.Adalet kişinin kalbinden geçer, bir iki dönüp bakamıyorsan kendine, başkalarına çamur atmana hiç ama hiç gerek yok dedim ve bende baktım kendime. Birilerine... Hırsızlık için dine inananlarımıza göre günah, inanmayanlarımıza göre ahlak yada insani değerlerinde kötü davranış diyebiliyoruz.Yine aynı kişiler olarak  banka kuyruğunda yada bir hastane kuyruğunda hadi bunları geçtim abi bir fiş sırasında sırf işimize geldiğinden selamı sabahı iyi tutarak en ön sıradan işimizi görebiliyoruz.Ölüm döşeğinde bir hastamız, parayı yetiştiremezsek atılacağımız bir evimiz, ocakta bekleyen bir kap yemeğimiz bile yok.Sadece basit bir aceceliğimiz, vazgeçemediğimiz beklemeye karşı nefretimiz var. Ama bu hırsızlıktan farklı tabi, beynimiz bam bam vurup duruyor kendi kendine bunu. Sırf bu değil ya biz yapıyoruz ama herkeste yapıyor. Biz iyi olamıyoruz ya herkes de iyi olamıyor. Bazen günaydınlar bile bizi günahkarlaştırıyor...

-Çayımdan bir yudum, derin bir nefes...Soğumuş.


Hiç yorum yok: