17 Kasım 2016 Perşembe

Günaydın Gülümsemesi

7.15 vapuru son anonslar veriliyor. Herzamanki işinin verdiği sıradanlıkla tok bir ses "Kadıköy-Eminönü 7.15 vapuru için yolcu kalmasın." Ben ise Kadıköy metro çıkışından vapur iskelesine işime geç kalmamacasına koşar adım ilerliyorum. İşimden bahsetmişken bendeniz Ali Yiğit özel bir fabrikada mühendis olarak çalışıyorum. Çalışıyorumda sabah sabah karşıma çıkan Allah'ın belası turnikeye çantamı takmadan da geçemiyorum. Hay Allah, çek çek çıkmıyor.



 Göz göze geldim tabi kapıyı kapatmakla beni tehdit eden görevliyle. Sabah uykusu hala üzerinde orası belli fakat farklı  bir şey daha var turuncu kıyafetinin biraz üzerine doğru yüzünde, hınzır bir gülümseme. Kapıyı kapatmalı mı yoksa biraz daha (koşarcasına gelmeye çalışan insanlar için) açık bırakmalı mı? Annem hep derdi rahmetli " İnsanlara ön yargı ile yaklaşma oğul. Kim güçlü kim güçsüz bilemezsin yeri gelir kükrediğin bir insanın yanından kedi olarak ayrılırsın. Kime ne zaman muhtaç olacağını bilemezsin." Şimdi karşımda farklı zamanlarda ezilmişlik hissedebilecek bu insanlardan birinin kapıyı açık tutmasına muhtacım. Tebessüme tebessüm ile cevap ver Ali dedim kendi kendime. Günün ilk ışıklarında İstanbul gibi haddinden fazlasını taşıyan yorgun şehirde gülümseyen bir insan zor bulursun. E gülümsedim bende. Belkide bu gülüş o kapının 2 sn daha açık kalmasını sağladı. Havada nasıl güzel anlatamam, tam açık alanda oturmalık. Bu amaçla merdivenleri hızlı hızlı çıktım. Gözlerim boş bir koltuk görmek istiyor, göremiyor. Havayı değerlendirmek, Sultanahmet'in kudretli duruşunu seyretmek, rüzgarın saçları okşarcasına geçişi kaçırmak istemiyor artık hiçbir şeye güvenmeyen İstanbul halkı. Gözlerim sağa sola son bir umut dolaşırken rüzgara kendini bırakmış, manzarayı gözleriyle fotoğraflayan, eli çantasına (muhtemel bir şey arıyor) belli belirsiz gezinen bir kadın dikkatimi çekti. Çantasında çıkardığı elbette ruhunu bu sakin gezintiye vermesine yarayacak yüzyılın icadı kulaklıktı. Mevsime uymayan kahverengi kabanını düzeltti önce kibar hareketlere sahip elleriyle. Yeşil ve beyaz renkten harmanlanmış fları onu öyle yüceltmişti ki, rüzgarda dans eden saçları ve hafif tempo şarkı dinlediğini belli eden hareketleri ile öylece durmuş açlığını yatıştırmaya çalışan martıları izliyor. Ve ah işte yine biri gülümsüyor. Bu sefer benim çehremi sarmış bu nerden çıktığı belli olmayan gülüş değilde sırıtış. Güneşte mübarek doğar gibi yapmış, binbir emekle yüzlerce kilometre uzaktan atmosferi geçmiş ve birkaç ışın ahenkle toplanmış peki ne için? Tabiki mevsimsiz kadının saçlarından bir tutamı kızıla boyamak için...
( Devamı bir sonraki yayında olacak )

- Çayımdan bir yudum, derin bir nefes...Soğumuş.

Hiç yorum yok: